PERMAKÜLTÜR NEDİR?
PERMAKÜLTÜR NEDİR?
Permakültür sözcüğü, 1978 yıllarında Bill Mollison tarafından icat edilmiştir. Orjinali, İngilizce’de “permaculture” olup yine İngilizce’de “tarım” anlamına gelen “agriculture” sözcüğüne bir gönderme olarak oluşturulmuştur. Mollison, halihazırdaki tarım (agriculture) yaşamının sürdürülemez olduğuna işaret ederek İngilizce “permanent” denen “kalıcı” sözcüğünü kullanmıştır. Kısaca şu anki tarım toplumunun er ya da geç sonlanmak zorunda olduğunu iddia etmektedir.
“Everything gardens.“
Bill Mollison
Permakültürün 3 Sac Ayağı
Permakültür’ü 3 kelimeyle anlatacak olsak şunu derdik: “ETİK”-”TASARIM”-”BİLİMİ”
Etik
Permakültür’de etik, insan ve doğa arasında bir denge kurulmasıyla ilgilenir. Her ne kadar permakültürün odağında insan olsa da sadece insanı düşünen bir yaklaşımı kesinlikle red eder. İnsanın doğa olmadan var olamayacağını iddia edip doğadan faydalanan insanın elde ettiği kazanımların ihtiyacı olan kısmını kullandıktan sonra kalan kısmın tekrar doğaya döndürülmesini ister.
Tasarım
Permakültür, aynı zamanda bir tasarım çalışmasıdır. Tasarımda amaç, sistemin çalışması için dışarıdan eklenen enerjinin minimumda tutulmasına karşı kazanımların azamiye çıkarılmasıdır. Bu sebeple, sisteme eklenen öğelerin mutlaka bir harmoniyle çalışması beklenir ve hedeflenir.
Bilim
Her ne kadar, kazanımlar için hedefler belirlense de permakültür her zaman değişiklikleri kabül eder. Permakültür tasarımlar sabit değil zamanla değişebilir özelliktedir. Bu sebeple doğanın saatlik, günlük, aylık ve hatta asırlık değişikliklerine uyum sağlamayı hedef alır. Bunu yapabilmek için düzenli olarak doğayı ve sistemi gözler. Sistem, her zaman yeni bilgilere açıktır ve hatta yeni bilgiler üretmeye çalışır.
Maalesef permakültürü anlatmak biraz zor. İlk tanışanlar için biraz karışık olduğunun farkındayım. O zaman biraz daha anlaşılabilir şekilde ifade etmeye çalışalım.
Neden Permakültür Çiftliği
Peki gelelim neden permakültür çiftliklerini kurmamız gerektiğine.
Amaç
Çiftliklerin tek amacı gıda üretmek değildir. Gıda üretilirken toprağın iyileştirilmesi de hedeflenir. İyi toprak nasıl olur sorusuna başka bir yazıda yanıt verelim. Şimdilik burada bırakalım.
Topluluk Fikri
Sanılanın aksine, doğal tarıma geçişte en önemli rol üreticide değil, tüketicidedir. Kentlerde yaşayanlar bu işin aslında lokomotifidir. Onlar talep ederse üreticiler istenildiği şekilde üretim yapabilirler. Bu sebeple, tüketicilerin üretim sürecine aktif bir katılım göstermesi beklenir.
Tarım Zehirleri
Tarım zehirleri monokültür üretimin kaçınılmaz bir sonucudur. Monokültür üretim tek tür ürün yetiştiriciliği anlamına gelir. Oysa doğada hiçbir yerde tek tür tek başına var olmaz. Bu sebeple “çölün ortasına yaş pastayı” tek başına bırakmayacağız. Bırakırsak tabi ki birileri onu yemek için gelecek biz de gelenleri yok etmeye çalışmak zorunda kalacağızdır. Bu benzetmeyi de başka bir yazıda belki daha detaylı işleriz.
Kimyasal Gübreler
Kimyevi gübre kullanımını uyuşturucuya benzetiyorum. İlk başlarda müthiş hazlar devamında ise büyük bir çöküş ve artık onsuz yapamamak. Kimyasal gübreler de toprağa aynısını yapıyor. Bir kere alıştı mı kurutlması acı veriyor. Ancak benim kişisel gözlemim geçiş sürecinde bir miktar gübrenin kullanılabileceği yönünde. Çünkü komadaki hasta iyileşirken hemen “al süt, yoğurt ye” diyemeyiz. Sağlıklı olan süt, yoğurt yemektir ama komadan hemen sonra değil!
Biyoçeşitlilik
Tarım zehirleri ile gübrelerden kurtulmanın yolu buradan geçiyor. Doğayla uyumlu yaşayacaksak onun gibi çalışmalıyız. Azot, su, karbon, mineral döngülerini sağlamanın yolu çokça çeşitle bir arada yaşamaktan geçiyor. Türlerin dengeli yaşaması ancak dengeli bir av-avcı ve kıtlık-bolluk ilişkisi sayesinde oluyor gibi. Canlılar arasındaki ilişkiler oldukça karışık. Bu oldukça karmaşık makinenin içinden birkaç çarkı çıkarırsak, makinenin bazı işlevleri doğal olarak yok oluyor. Bu sefer, bu işlevleri yerine getirmek için işte biz gübre ve zehir atıyoruz
Şimdilik Son Söz
Buraya kadar okununca permakültür sanki bir tarım yöntemi gibi algılanıyor. (Ya da ben öyle anlattım :)) Aslında permakültür bir tarım yöntemi değildir. Doğal tarım yöntemlerinin tamamını kullanır. Ama kendisi bir tarım yöntemi değildir. Yani permakültür evinizi nasıl ve nereye inşa edeceğinizden tutun da mahalle içindeki komşular arasındaki ilişkiye kadar söyleyeceği sözler vardır. Permakültür tüm medeniyeti köklerinden başlayıp dönüştürmeyi hedefliyor. Bunu beceremezsek bildiğimiz anlamdaki uygarlığın sonunun geleceğini düşünüyor. Yani özünde güzel çiçek-böcek olan bir şey değil tam tersi insan için doğayı tasarlamayı hedefliyor. Şimdilik böyle geniş konuşalım. Belki ilerde daha özel örneklerle konuyu açarız.
- 30/09/2020
- 257
- WRITE A COMMENT